-
1 iki defa
adv. twice -
2 iki defa
twice -
3 bir iki defa
adv. once or twice, once and again -
4 yılda iki defa olan
adj. biannual -
5 defa
defa Mal n; -mal;defalarca häufig;bazı defa zuweilen;bir defa einmal;birkaç defa einige Male;bu defa diesmal;her defasında mit jedem Mal;iki defa zweimal -
6 دوبار
iki defa -
7 вдвое
iki misli,iki kat* * *1) iki kat / misliвдво́е бо́льше — iki kat / defa büyük ( по размеру); iki kat fazla (по размеру, количеству)
он вдво́е ста́рше вас — yaşça sizden iki defa büyüktür
он поучи́л вдво́е бо́льше — (bunun) iki katını aldı
2) ( пополам)согну́ть / сложи́ть вдво́е — ikiye katlamak
-
8 twice
adv. iki kere, iki defa* * *iki kez* * *1) (two times: I've been to London twice.) iki kez, iki kere2) (two times the amount of: She has twice his courage.) iki kat, iki misli3) (two times as good etc as: He is twice the man you are.) iki katında•- think twice about doing something- think twice about something -
9 reyê-di reyî
bir iki defa--------bir iki kere--------bir iki kez -
10 bi-monthly
adjective, adverb1) ((happening) once in every two months.) iki ayda bir (olan)2) ((happening) twice a month.) ayda iki defa (olan) -
11 bi-weekly
adjective, adverb1) ((happening etc) once every two weeks.) iki haftada bir (olan)2) ((happening etc) twice each week.) haftada iki defa (olan) -
12 once or twice
bir iki defa* * *bir iki kez -
13 zweifach
zweifach adj iki defa, çift;in zweifacher Ausfertigung iki nüsha halinde -
14 ორგზის
z.iki kere, iki defa -
15 zweimal
iki kez [o kere]; -
16 старый
1) ihtiyar, koca; kartста́рый челове́к — ihtiyar adam
ста́рый дуб — kart meşe
он стар учи́ться — okuyacak yaşta değildir artık
не смогу́, стар стал — yapamam, ihtiyarlık
стар, да дюж — погов. kart meşe bükülmez
ста́рая кры́са лову́шку обхо́дит — посл. tilki iki defa tuzağa düşmez
2) врз eskiста́рый дом — eski ev
ста́рый обы́чай — eski adet
ста́рая, как мир, тради́ция — dünya kadar yaşlı bir gelenek
ста́рый дире́ктор шко́лы — okulun eski müdürü
по ста́рой привы́чке — eskiden kalma bir alışkanlıkla
ста́рая оби́да — eskiden kalma gönül kırıklığı
по ста́рому зако́ну — eski yasaya göre
са́мый ста́рый контине́нт Земли́ — Yer'in en ihtiyar kıtası
ста́рые ве́щи — eski eşya, eskiler
ста́рое пальто́ — eski bir palto
ста́рый друг — eski dost
ста́рая мо́да — eski moda
3) (ста́рое) → сущ., с eskiвороши́ть ста́рое — eski defterleri karıştırmak
••Ста́рый свет — eski dünya
ста́рое вино́ — yıllanmış şarap
и стар и мал вы́сыпали на у́лицу — büyük küçük herkes sokağa döküldü
ста́рый ду́рень! — прост., бран. koca bunak!
-
17 bi-annual
(happening twice a year: a bi-annual event; The dinner is bi-annual, not annual.) yılda iki defa olan, altı ayda bir yapılan -
18 once and again
bir iki defa* * *tekrar tekrar -
19 biannual
adj. yılda iki defa olan -
20 biannual
adj. yılda iki defa olan
- 1
- 2
См. также в других словарях:
DEF'ATEYN — İki kere, iki defa … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ikilay — iki defâ, ikişer kerre … Çağatay Osmanlı Sözlük
SEB'-ÜL MESANİ — İki defa nazil olan ve yedi âyetten ibaret bulunan Fâtiha Suresi. * Mükerrer okunup tekrarlanan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜSENNA — Kat kat olan. * İkili. İki bölümden meydana gelmiş olan. İki kat olan, iki noktalı olan, iki defa nâzil olan Sure i Fâtiha. Gr: İki şahsa veya iki şeye delâlet eden kelime. (Bak: Seb ul mesâni … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KERİM — Her şeyin iyisi, faydalısı. Kerem ile muttasıf olan, ihsan ve inayet sâhibi. Şerefli ve izzetli. Muhterem, cömert, müsamahakâr. (Kur an ı Kerim tâbirindeki kerim; muazzez, mükerrem mânâsınadır. Kur an ı Kerim de bu kelime 27 defa geçer ve ancak… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
üflemek — e, i 1) Dudakları büzerek soluğu bir şey üzerine hızla vermek, üfürmek İki senedir sigaralarının dumanlarını burnuma üflediği yetmemiş gibi şimdi de bana oyun etmeye kalkışıyor. A. Gündüz 2) i Yanmakta olan bir şeyi söndürmek veya canlandırmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
veya — bağ., Ar. ve + Far. yā 1) Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut Ben Atatürk le üç veya iki defa karşılaştım. B. Felek 2) Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok … Çağatay Osmanlı Sözlük
DÜŞEŞ — f. İki altılık. Tavla zarında iki defa altı gelmesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kaşağılamak — i Tımar etmek için hayvana kaşağı sürmek Günde iki defa hepsini kaşağılayıp ayrı ayrı ovuyordum. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısaca — sf. 1) Oldukça kısa, biraz kısa Mutfakta kısaca boylu, kısıkça sesli, başı yazma yemeni, sırtı örme hırkalı ihtiyarca bir hanımla karşılaştık. M. Ş. Esendal 2) zf. Kısa olarak, özetle O hafta çocukluk arkadaşı ile iki defa daha kısaca görüşebildi … Çağatay Osmanlı Sözlük
şipşak — zf., tkz. Çabucak Eğer siz bana haftada iki defa gelseniz ikinci hafta şipşak kim olduğunuzu söylerim. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük